Doğu Akdeniz, son yıllarda hidrokarbon rezervleri ve bu rezervlere erişim çabalarıyla uluslararası jeopolitik gündemin merkezine oturmuştur. Bölgenin doğal gaz potansiyeli, ülkeler arasındaki ekonomik ve politik dengeleri etkilemiş, aynı zamanda enerji arz güvenliği ve ticari stratejiler açısından yeni bir rekabet sahası oluşturmuştur.
Doğu Akdeniz’deki Hidrokarbon Zenginlikleri ve Jeopolitik Dinamikler
Doğu Akdeniz, son yıllarda hidrokarbon rezervleri ve bu rezervlere erişim çabalarıyla uluslararası jeopolitik gündemin merkezine oturmuştur. Bölgenin doğal gaz potansiyeli, ülkeler arasındaki ekonomik ve politik dengeleri etkilemiş, aynı zamanda enerji arz güvenliği ve ticari stratejiler açısından yeni bir rekabet sahası oluşturmuştur.
Hidrokarbon Rezervleri
ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu (USGS), Nil Deltası ve Levant Havzası’nda toplamda 345 trilyon metreküp doğal gaz ve 3.5 milyar varil petrol bulunabileceğini tahmin etmektedir. İsrail’in Leviathan ve Tamar sahaları, Mısır’ın Zohr sahası gibi önemli keşifler, bu potansiyelin ticari olarak kullanılabilirliğini göstermiştir.
Enerji Güvenliği ve Taşıma Projeleri
Bölge ülkeleri, enerji güvenliğini sağlamak ve rezervlerin ticari değerini artırmak için yeni boru hatları ve LNG terminalleri inşa etmeyi hedeflemektedir. İsrail, Ürdün ve Mısır ile enerji işbirliği anlaşmaları yaparken; Mısır, Doğu Akdeniz’in enerji merkezi olma yolunda ilerlemektedir. EastMed Boru Hattı gibi projeler, Avrupa’nın enerji kaynaklarını çeşitlendirme çabalarıyla doğrudan bağlantılıdır.
Hukuki ve Politik Sorunlar
Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının belirlenmesi, başta Türkiye, Yunanistan ve Güney Kıbrıs arasında olmak üzere ciddi hukuki ve politik sorunlara yol açmaktadır. Münhasır Ekonomik Bölgeler (MEB) üzerindeki hak iddiaları ve kıta sahanlığı anlaşmazlıkları, bölgede gerilimi artırmıştır. Türkiye’nin Libya ile yaptığı deniz yetki alanı anlaşması, jeopolitik tartışmaları derinleştirmiştir.
Sonuç
Doğu Akdeniz, yalnızca hidrokarbon zenginlikleriyle değil, aynı zamanda enerji jeopolitiğinde oynadığı rol ile de küresel güç dengelerini etkilemektedir. Bu bağlamda, bölge ülkeleri arasındaki işbirliği ve uluslararası hukuk temelli çözümler, sürdürülebilir bir enerji geleceği için kritik öneme sahiptir.
