1. Haberler
  2. Çalışma Hayatı
  3. İnovasyonun İstihdam Üzerindeki Olası Etkileri

İnovasyonun İstihdam Üzerindeki Olası Etkileri

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Prof. Dr. Sayım Yorgun

İstanbul Üniversitesi

İktisat Fakültesi

Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü

Oslo Kılavuzu’nda tanımlandığı şekliyle inovasyon; yeni veya önemli ölçüde iyileştirilmiş ürünleri, süreçleri, pazarlama yöntemlerini ya da örgütsel yaklaşımları kapsamaktadır.

İnovasyon, hem yaratıcı hem de yıkıcı sonuçlar doğurabilen bir süreç olarak, kaçınılmaz olmakla birlikte aynı zamanda oldukça karmaşık. Ekonomik kalkınma, rekabet gücü ve refah düzeyi açısından inovasyonun belirleyici bir rol oynadığı konusunda yaygın bir mutabakat bulunsa da, istihdam üzerindeki etkileri hâlâ tartışılıyor. İnovasyon ile istihdam arasındaki ilişki; işletme, sektör ve bölgeler gibi farklı düzeylerde ele alındığında, oldukça farklı etkilere sahip olduğu görülmektedir. İş yaratma ve yok etme dinamiklerini aynı anda içinde barındıran inovasyon, ekonomik büyüme ile istihdam arasındaki etkileşime yönelik tartışmaları da derinleştiriyor.

Araştırmalar, inovasyonun ekonomik büyüme üzerinde önemli etkiler yarattığını, ancak istihdam üzerindeki etkilerinin inovasyonun kapsamı, etkinliği ve öncelikleri doğrultusunda farklılık gösterdiğini ortaya koyuyor. Teknolojik gelişmelerin istihdam üzerindeki etkilerine ilişkin üç temel görüş yaygın şekilde dile getiriliyor. İlk görüşe göre, teknolojik gelişmeler emek talebini azaltmakta ve işsizliğe yol açmaktadır. İkinci görüş, teknolojinin emek talebi üzerindeki etkisinin sınırlı olduğunu; bazı sektörlerde istihdamı azaltırken, diğerlerinde artış yaşandığını savunulmakta. Üçüncü ve son görüş ise, teknolojik gelişmelerin emek talebini artırdığı yönündedir. Benzer değerlendirmelerin inovasyonun istihdam üzerindeki etkileri konusunda da yapıldığı biliniyor. Ancak bu meselenin ayrıntılı biçimde ele alınması gerekiyor.

İnovasyonun ekonomik kalkınma, rekabet gücü, refah artışı ve bölgesel gelişme üzerindeki olumlu etkileri konusunda genel bir uzlaşı bulunmasına karşın, istihdam üzerindeki etkileri

* Geniş bilgi için: Yorgun, Sayım (2024), “Possible Impacts of Innovation on Employment”, Pursuing Sustainable Development Goals The Performance of Türki̇ye in the Centennial of the Republic, Editör: Billur Engin Balın, Hatice Dilara Mumcu Akan, Ferda Karagöz Özenç, Özcan Garan, IU Press, İstanbul, Turkiye, ss.769-788.

hususunda aynı ölçüde bir görüş birliği mevcut değil. İnovasyon-istihdam ilişkisinin hangi düzeyde ele alındığı ve hangi tür istihdam etkisinin incelendiği önemlidir; zira firma, sektör, yerel, bölgesel ve küresel düzeylerde ortaya çıkan etkiler birbirinden farklılık gösteriyor. Hem iş yaratma hem de iş yok etme potansiyeline sahip olan inovasyon, “işsiz büyüme” tartışmalarını yoğunlaştırmakta; ekonomik büyüme ile istihdam arasındaki ilişki bağlamında “istihdamsız  büyüme” kavramını öne çıkarıyor. İnovasyonun istihdamı azaltıcı etkisine yapılan vurgu giderek artarken, ters yönde sonuçlara ulaşan araştırmaların da yoğunlaştığı görülüyor.

Teknolojik değişim, dinamik bir süreçtir ve bu süreç hem istihdam yaratma ve yok etme, hem de mevcut işlerin nasıl örgütleneceğini ve dönüştürüleceğini zorunlu olarak gündeme getirdiğinden her iki yönüyle de işçiler, işverenler ve onların aileleri üzerinde kritik etkiler yaratmaktadır. Teknolojik değişimin kapsamı ve hızı, tarihsel olarak ekonomik ve toplumsal tartışmaların konusu olması; bu konuda iyimserler ile kötümserler arasında görüş ayrılıklarını ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, yeniliğin istihdam üzerindeki etkilerine dair hem iyimser hem de kötümser yaklaşımlar mevcut.

Teknolojik gelişmelerin olumlu sonuçlar doğuracağına yönelik genel kanaate rağmen, yapay zekâ (YZ) ve ilgili yeni teknolojilerdeki son gelişmeler nedeniyle işten çıkarmaların artacağı ve gelir eşitsizliklerinin derinleşeceği yönünde ciddi endişeler mevcut. Robotlar, sürücüsüz araçlar ve üretim süreçlerini dönüştürebilecek 3D yazıcılar gibi bilgi ve iletişim teknolojileri, tarım ve sanayide olduğu gibi teknolojik işsizliğe dair yaygın korkuları tetiklemektedir. Nanoteknoloji, biyoteknoloji, uzay ve havacılık gibi alanlarda yürütülen projelerin ürün ve hizmetlere dönüştürülerek pazara aktarılması yeni istihdam alanlarının ortaya çıkmasına katkı sağladığı gibi bu ve benzeri teknolojilerin ortadan kaldırdığı meslekler ve işleri de göz ardı etmemek gerekiyor.

 İnovasyonun ülkeler üzerindeki etkisinin tek bir biçimde tezahür etmediği ve etkinliğinin kapsamı, başarısı ve önceliklerine göre farklılaştığı görülüyor. İnovasyon, bölgesel ve ulusal düzeyde istihdam artışına yol açarken, yurt dışındaki istihdamı olumsuz etkileyebilmektedir. Yüksek teknolojiye sahip ülkelerdeki düşük işsizlik oranları ile diğer ülkelerdeki yüksek işsizlik oranları bu duruma açık birer göstergedir. İşletme düzeyinde gerçekleştirilen inovasyonların bir sonucu olarak bazı firmalarda istihdam azalırken, bazı firmalardaki artışı açıklamak zaman zaman güçleşiyor. Örneğin süreç inovasyonları genellikle üretimi artırmakla birlikte istihdamı azaltıcı etkiye sahip. Buna karşılık, firma düzeyinde ürün inovasyonlarının istihdamı artırdığı yönünde genel bir yargıya ulaşmak mümkün. Yeni üretim, hizmet, örgütlenme ve pazarlama yöntemleri yeni talep yaratmakta ve istihdam düzeylerini etkilemektedir. Bu etki farklı biçimlerde tezahür ediyor. Örneğin yazılım sektörü, bilgi ve iletişim sektörleri arasında en yüksek istihdam oranına sahip. Aynı zamanda, çalışan başına en yüksek gelirin sağlandığı alan da burası. Bu sektörlerde istihdamın arttığı gözlemlenmektedir. Ancak bu sektörlerin ürettiği ürünlerin etkisi her zaman aynı düzeyde değil. İnovasyonun firma düzeyindeki etkilerine dair yapılan araştırmalar, inovasyon-istihdam ilişkisinin firma büyüklüğüne göre değişiklik gösterdiğini ortaya koyuyor.

İnovasyonun istihdam üzerindeki artırıcı ve azaltıcı etkileri dikkate alındığında aşağıdaki tespitleri yapmak mümkündür:

  • Azaltıcı etkiler: Fiziksel emeğe olan ihtiyaç azalmakta, tipik istihdam biçimleri gerilemekte, mesleklerin ömrü kısalmaktadır.
  • Artırıcı etkiler: Bilgi işçilerinin sayısı artmakta, mesleki yenilenme ihtiyacı yükselmekte, mesleki gelecek kaygısı büyümekte ve atipik istihdam biçimleri yaygınlaşmaktadır.

İnovasyonun yalnızca niceliksel değil, niteliksel etkileri de söz konusudur. Bu etkiler, daha esnek istihdam biçimlerini ve yeni meslek türlerini ön plana çıkarıyor. İnovasyonu etkili biçimde uygulayabilen ve yaygınlaştırabilen ülkelerde önümüzdeki dönemde istihdamın artacağı yönündeki öngörüler genel kabul görüyor. Ancak firma düzeyindeki etkiler bu durumda farklılık arz edebiliyor. İnovasyonu oluşturan, uygulayan ve yayan firmalar hızlı biçimde büyürken, yeni istihdam alanları yaratmaktadır. Ancak aynı sonuç, bu firmalarla rekabet hâlindeki diğer firmalar için geçerli olmayabiliyor. Sektörel düzeyde de benzer farklılıklar söz konusudur. Örneğin bilişim teknolojileri sektöründe istihdam artarken, fiziksel güce dayalı üretim sektörlerinde istihdam azalıyor. İnsansız fabrikalar bu süreci ifade etmekte kullanılabilecek örneklerdendir.

İnovasyon ile gelir düzeyi arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. Yüksek gelirli toplumlarda inovasyonları destekleyecek satın alma gücü mevcut ve bu güç, inovasyonların yaygınlaşmasını mümkün kılıyor. Bunun yanında, eğitim düzeyi ile inovasyon arasında da güçlü bir bağ bulunmaktadır. Eğitim düzeyi arttıkça işverenlerin yükseköğretime finansal destek sağladığı, ek eğitim alan çalışanların daha fazla bilgi ve beceriye sahip olduğu ve bu durumun inovasyon kapasitesinin ortaya çıkarılmasına katkı sunduğu görülmektedir. Buna karşın, temel eğitimi yeterli olmayan ve sınırlı aritmetik becerilere sahip toplumlarda inovasyonun etkisi olumsuz olabilmektedir. Kamu politikaları aracılığıyla yenilikçi firmaların desteklenmesi, hem yeniliklerin hem de istihdamın olumlu yönde etkilenmesini sağlamaktadır. Tüm bu nedenlerle, yalnızca firma ve sektörlerdeki çalışan sayısına bakılarak inovasyonun istihdam üzerindeki etkisini belirlemeye çalışmak, gerçek durumu yansıtmayı engelleyecektir.

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, inovasyonun firma ve sektör düzeyinde istihdam üzerindeki etkisi karmaşık ve çok yönlüdür. İş yaratımı süreci, iş dönüşümünü, işten çıkarmaları ve beceri gereksinimlerindeki değişimi içeren bir bütündür. Bu dinamiklerin anlaşılmasıyla birlikte, politika yapıcıların, işletmelerin ve bireylerin yeniliğin sunduğu fırsatlardan yararlanmak ve karşılaştıkları zorlukları aşmak amacıyla ortaklaşa hareket etmeleri gerekmektedir. Bu doğrultuda, değerlendirmelerin firma, sektör, ulusal ve uluslararası boyutlarda ele alınması ve etkilerin inovasyon türlerine göre analiz edilmesi gerekiyor.

Hükümetler ve şirketler, inovasyon uygulamalarını istihdamı olumsuz etkilemeyecek biçimde yürütmeleri gerektiği bilincine sahip olurlarsa, olumsuz etkiler azaltılabilir ve potansiyel kayıplar önlenebilir. Bu noktada önemli olan, sürece toplumsal refah temelli bir bakış açısıyla yaklaşmaktır. Bu yaklaşım, toplumsal sorunların çözümü, sosyal dengenin sağlanması ve sürdürülebilir bir toplumsal gelecek için zorunluluktur.

0
be_endim
Beğendim
0
dikkatimi_ekti
Dikkatimi Çekti
0
do_ru_bilgi
Doğru Bilgi
0
e_siz_bilgi
Eşsiz Bilgi
0
alk_l_yorum
Alkışlıyorum
0
sevdim
Sevdim
Giriş Yap

İZSAM ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!